Uzm. Dr. Yeşim KARA

24 Ağu 20178 dk.

İnsülin Direnci ve Metabolik Sendrom

Kendinizi yorgun hissediyorsunuz, sık sık acıkıyorsunuz, açlığa tahammül edemiyorsunuz,
 

 
aklınız süreki tatlı, hamur işi gibi yüksek kalorili unlu gıdalarda, son zamanlarda kilo
 

 
alıyorsunuz, yemenizi durduramıyorsunuz ya da spor salonundan diyetisyene mekik
 

 
dokuduğunuz halde istediğiniz halde kilo veremiyor yahut bir noktadan sonra kilonuz daha
 

 
aşağı düşmüyor. Çok su içiyor, çok idrara çıkıyor, bütün günü atıştırmalarla geçirip
 

 
ailenizdeki herkesin zengin bir sofrada toplandığı akşam yemeklerinden sonra bir
 

 
yorgunluk çöküyor, dikkatinizi toplayamıyor, yemeklerden sonra baş dönmeleriniz
 

 
oluyor, belki bunun yanında depresyondan, aşırı duygusallıktan yakınıyorsunuz. Bu
 

 
şikayetler dahiliye polikliniklerine yapılan başvurularda duyduğumuz en yaygın
 

 
cümlelerdir ve diyabetin ve diğer önemli sağlık sorunlarının öncüsü olan insülin direncinin
 

 
işareti olabilir.


 
İnsülin direnci, metabolik sendrom (ilk tanımlandığı adıyla sendrom X) in bir parçasıdır.
 

Metabolik sendrom bir modern yaşam hastalığıdır.


 
Yıllar geçtikçe tıkayıcı kalp ve damar hastalıkları, şeker hastalığı (diyabet), hipertansiyon
 

 
olasılığını arttıran bir durumdur. Yaşam kalitemizi düşüren, bizleri hayati tehlikeye sokan
 

 
bu hastalıklarla karşılaşmamızı önlemek için insülin direnci ve metabolik sendromu
 

 
tanımamız ve hastalıklar oluşmadan riskleri ortadan kaldırmamız gerekir. Bu, primer
 

 
korumadır.

Türkiye metabolik sendrom araştırma grubunun (METSAR) yaptığı çalışmaya göre göre
 

 
Türkiye’de 20 yaş üstü nüfusun 1/3’ üne yakını metabolik sendromludur. Bu durum
 

 
Avrupa ve ABD verileriyle paralel bir sonuç göstermektedir. Birçok kişi bunu bilmezler;
 

 
dolayısıyla sendromla ilişkili sağlık sorunlarından habersizdirler.
 

Şimdi ne olduğunu ve neye sebep olduğuna bakalım

Metabolik Sendrom için Tanı Ölçütleri (DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ)

*Bozulmuş glukoz testi veya diyabet
 

 
*İnsülin direnci
 

 
*Artmış arteriyel tansiyon(>140/90 MmhG)
 

 
*Artmış trigliserid düzeyi( 150mg/dl), ve / veya düşük HDL( kadınlarda 39 mg/dl,
 

 
erkeklerde 35 mg /dl)
 

 
*Santral obezite(elma tipi şişmanlık) : bel çevresi kadınlarda 88 cm, erkeklerde 102 cm ve
 

 
üstü
 

 
*İdrarda protein kaçağı

Peki insülin direnci nedir?


 
İnsülin, pankreasta üretilen bir hormondur. Glukozu (kan şekerini) kontrol etmeye yardımcı
 

 
olur. Glukoz, vücudumuzun ana enerji kaynağıdır ve vücudumuzun çalışması için yakıt
 

 
verir. Yediğimiz tüm yiyecekler, metabolizma ve bağışıklık işlevlerinde kullanılan
 

 
proteinlere ve besin maddelerine ayrılır. İhtiyacımız olan yakıt miktarı her zaman değişir,
 

 
ancak kan şekeri seviyelerinin dengelenmesi gerekir. İnsülin, bu seviyeleri düzenlemeye
 

 
yardımcı olur.


 
Normalde glukoz, kan dolaşımı tarafından tek tek hücrelere taşınır ve bu hücre içine
 

 
taşınma insülinin anahtar görevi ile olur. Ancak vücutta çok fazla glukoz olduğunda,
 

 
hücreler glukozu hücre içine almakta duyarsızlaşır ve buna karşılık daha fazla insülin
 

 
kanda dolaşan glukozu hücre içine sokmak için açığa çıkmaya devam edilerek kan şekeri
 

 
düzeylerini dengede tutmaya çalışır. Uzun süre yüksek insülin seviyesi, hücresel
 

 
metabolizmayı bozar, iltihaplanmayı arttırır ve sonunda hücreler insülin sinyallerine cevap
 

 
vermeyi bırakır - insülin direnci yaratır. İnsülin direncinin ve insülinin hücre düzeyinde
 

 
yaptığı değişiklikler Diyabet insülin direncinden kaynaklanan yaygın hastalıklardan sadece
 

 
biridir ve vücut kan şekeri düzeylerini yönetemediğinde ortaya çıkar.


 
Vücut, sindirmeyi dengelemek, kan şekeri seviyelerini izlemek, hücre taleplerini karşılamak ve insülin salmak için doğru miktarda hassas bir denge içinde çalışır. Metabolizma, glukozun işleyişinde önemli bir rol oynar; vücudun enerjiyi nasıl düzenlediğini tanımlar. Diyetlerimiz metabolizmamızı etkiler ve çoğunlukla rafine edilmiş ve işlenmiş gıdalardaki basit karbonhidratlardan oluşan bir diyet, hızla kan dolaşımına giren şekerlerin hızlı bir şekilde parçalanmasıyla sonuçlanır. Bu gerçekleştiğinde, vücut glukoz seviyelerini kontrol etmek için ani ve hızlı bir şekilde insülini pankreastan salgılatır ve hızlı bir şekilde de düşürür. Bununla birlikte, tam tahıllar, meyveler ve sebzeler gibi kompleks karbonhidratlardan zengin bir beslenme, metabolizmaya ve insülin ile olan ilişkisine yardımcı olur ve yavaş yükselen kan şekerine sakin, hassas, dengeli bir cevap verir. İnsülin direnci var olduğunda giderek salınımdaki hassasiyet kaybolur ve hücreler kanda dolaşan şekeri hücre içine almayı bırakır. Kanda insülin sadece şekeri düşürmeye yardımcı değildir. Normal şartlarda insülin, örneğin iskelet kaslarında kan dolaşımını arttırır. Fazla ve zamansız salgılanan ve dengesi bozulan şeker ve insülin düzeyleri, vücutta inflamasyon yani yangıyı başlatır, damar sertliği, ateoskleroz, karaciğer yağlanması, kronik hastalıkların henüz yıllar önceki basamaklarıdır.
 

 
Ailede Tip 2 diyabet öyküsü, hipertansiyon (yüksek tansiyon - bazı yüksek tansiyon
 

 
ilaçları semptomları maskeleyebilir), obezite, yüksek kolestrol, gebelik diyabeti, Acanthosis nigricans (boyundaki karanlık lekeler ve bazen de dirsekler, dizler, koltuk altı bölgeleri ve mafsallar) santral obezite (elma şeklinde bir vücut), bunlar insülin direnci riskini arttıran birkaç önemli işarettir.

Bu faktörler olmadan bile, hemen hemen herkes modern yaşam nedeniyle insüline dirençli
 

 
olabilir. İşlenmiş gıdalar, beyaz ekmekler, makarna, gazlı içecekler, şekerli tatlılar ve market raflarındaki birçok gıdada bulunan rafine edilmiş karbonhidratlar, insülin direncine katkıda bulunur. İşlenmiş gıdaları yediğimizde vücudumuz metabolize etmek için daha fazla insüline ihtiyaç duyar ve hücrelerimiz giderek daha da duyarsız hale gelir. Yaşlandıkça, ağırlığımız ne olursa olsun insüline duyarlılığımız değişir. İnsülin direncine katkıda bulunabilecek bir diğer faktör menopozdur.

Menopoz ve insülin direnci
 

 
Menopozdaki kadınlar için böbrek üstü bezleri ve tiroid hormonlarındaki dalgalanmalar da dahil olmak üzere metabolik değişiklikler nedeniyle metabolik sendrom ve insülin direnci semptomlarında bir artış olabilir.

İnsülin baskın bir hormondur


 
Menopozda vücudun östrojen, progesteron ve testosteron gibi yardımcı hormonları dengelemekte zorluk çekmesi mümkündür. Estradiol gibi diğer hormonların azalması bazı kadınlarda insülin direncini tetikleyebilir. Dengeleyici insülin, menopoz ve hatta menopoz öncesi ile ilişkili semptomların çoğunun idare edilmesi için anahtardır. Hatta bazıları, yorgunluk, üriner aciliyet, uyku güçlüğü ve ruh hali dalgalanmaları gibi şikayetler metabolik sendrom ve insülin direnci ile kolayca karışabilir. Yağ hücreleri enerji için değil, aynı zamanda östrojen egemenliğine katkıda bulunan östrojeni fazlasıyla üretirler, bu da önde gelen perimenopoz yıllarında birçok belirtiye neden olur. Östrojen nihayet menopoz başlangıcı ile tükendiğinde, bir zamanlar östrojen tarafından kontrol edilen kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucu kalkan ortadan kalkar, bir kadının sağlığı menopoz sırasında çabucak bozulabilir ve insülin direnci aşikar hale gelebilir.

İnsülin direncini kontrol etme


 
İnsülin direnci ömür boyu hapis cezası değildir ve kolaylıkla üstesinden gelinebilir, çünkü glukoz seviyeleri, yaşam tarzı, uygun beslenme ve egzersizden etkilenebilir. Birçok kişi tip 2 diyabet haline gelene kadar insülin direnci olduğunu bilmez. Diyabet için risk altındaysanız, doktorunuzdan bunu test etmesini isteyin. Erken insülin direnci keşfederseniz, şeker hastalığına ve onunla birlikte gelebilecek ciddi sağlık komplikasyonlarına olan riskinizi azaltmak için önemli değişiklikler yapabilirsiniz. Birincisi, glukoz ve insülin seviyeleri için
 

 
bir kan testi önererek insülin direncinin aslında altta yatan bir faktör olup olmadığını tespit edilir. Bir kez 12 saat açlık sonrasında, ardından yemekten iki saat sonra yapılan tetkiklerde hastanın kan seviyeleri insülin direnci ve metabolik sendrom için bir risk teşkil ediyorsa, işlemi tersine çevirmeye ve hormonlarını doğal dengesine geri getirmeye yardımcı olmanın yollarını birlikte başarıyoruz. Bu tavsiyelerden birçoğunun yapılması gerçekten kolay. İnsülin direnci, tip 2 diyabet başta olmak üzere birçok hastalık geliştirme riskinizi arttırır. Fakat insülin direncinin tanısı yalnızca bir uyarı işaretidir. Sağlıklı beslenme, egzersiz, yaşam tarzı değişiklikleri, sigarayı bırakma temel basamaklardır. Bunların haricinde birkaç farmasötik grup seçilmiş hastalarda ileriki yıllarda aşikar diyabet, kalp hastalıkları, damar hastalıkları, hipertansiyon ve bunlara bağlı organ hasarlarını önleme konusunda insülin direncini kırmak için başlanabilir.

Diyet ipuçları

Genellikle, işlenmemiş gıdaları seçmek ve işlenmiş gıdalardan kaçınmak en iyisidir. Beyaz ekmek, makarnalar, pirinç ve soda gibi son derece işlenmiş gıdalar çok hızlı bir şekilde sindirilir ve kan şekeri düzeylerini artırır. Bu, hormonu insülin yapan pankreasta fazladan stres getirir. İnsülin direnci varlığında düşük glisemik indeks ve glisemik yük açısından özenli bir yemek
 

 
listesi oluşturmamız gerekir. Glisemik indeks, kabaca, basit ve karışık şekerli (karbonhidratlı) gıdaların vücuda alındıktan iki saat sonra kan şekerini ne seviyede yükselttiğini sayılarla ifade eden bir sistemdir. Glisemik yük ise, gün içinde alınann basit ve karışık karbonhidratların kabaca toplamıdır. Glisemik indeks ve glisemik yük hem insülin direnci ve metabolik sendrom, hem de diyabet sürecinde bize yardımcı olacaktır, bu yüzden daha detaylı olarak ileride tartışılacaktır.
 

Doymuş yağlarda insülin direnci ile ilişkilendirilmiştir. Aşağıda önerilenler gibi sağlıklı, doymamış yağlar daha iyi bir seçimdir. Yalnızca karbonhidratları değil yüksek lifli gıdaları ve karışık yemekleri yiyip sindirim sürecini yavaşlatmaya ve pankreasta baskı yapmaya yardımcı olabilir.

Karıştırıp eşleştirebileceğiniz, herhangi bir yemek için tatmin edici ancak sağlıklı yemekler yaratmak için kullanabileceğiniz bazı gıdalar.
 

Sebzeler
 

 
Düşük kalorili ve yüksek liflidir, bu nedenle kan şekerlerini yönetmeye çalışan hormonlarımız için ideal bir besindir. En iyi seçenek taze, düşük sodyum içeren sebzelerdir. Sağlıklı seçenekler arasında domates, ıspanak, renkli biber gibi yeşillikler bulunur. Lahana ve brokoli, karnabahar ve brüksel lahanası gibi turpgillerden olan sebzeler bunlara örnektir.
 

 
Sebze suları sağlıklı görünebilir, ancak taze sebzeler kadar lifli olmazlar.
 

Süt ve süt ürünleri
 

 
Süt size güçlü kemik yapılarının teşvik edilmesine yardımcı olmak için ihtiyacınız olan kalsiyumu verir. Yağsız, düşük yağlı veya şekersiz süt, yoğurt, kefir tercih edin. Hayvansal yağlarda bulunan doymuş yağ alımının yüksek olması sebebiyle tam yağlı sütü ve tam yağlı, kaymaklı yoğurtları nadiren tercih edin.
 

Tüm tahıllar
 

 
Vitaminler, lifler ve mineraller bakımından zengin olan tohum gıdaları insülin direnci olan insanlar için uygundur. Bazı insanlar, karbonhidratlardan kaçınmanın şeker hastalığını önlemede önemli olduğunu düşünüyor, ancak sağlıklı, bütün işlenmemiş karbonhidrat kaynakları aslında vücut için iyi bir yakıt kaynağı oluyor. Sağlıklı, işlenmemiş tahılların olabildiğince seçilmesine odaklanmak önemlidir. Bu gıdaları protein ve yağ açısından dengelenmiş karışık bir yemek olarak yemeniz de yararlıdır, çünkü bunlar kan şekeri artışlarını önlemeye yardımcı olabilir. En uygun miktarda besin maddesi elde etmek için, etikette tam tahıllı içerikleri listeleyen ürünleri hedefleyin. Örneğin; tam buğday veya tam tahıl, bütün yulaf ve yulaf ezmesi, bulgur, tam tahıllı mısır veya mısır unu ve kahverengi pirinçtir. Ayrıca
 

 
bütün tahıl arpası, bütün çavdar, kuinoa, darı ve kara buğday arayabilirsiniz.

Fasulye ve bakliyat
 

 
Fasulye, kan şekeri seviyelerini yavaşça yükselttiği anlamına gelen mükemmel bir lif kaynağıdır. Bu, insülin direnci olan insanlar için bir artıdır, Nohut, kuru fasulye, Barbunya hayvansal olmayan protein kaynaklarındandır. Her ne kadar konserve gıdaları tercih etmesek de, konserve gıdaların sodyum içeriği yüksek olabildiğinden, suyunun boşaltılmasını ve durulanmasını sağlayın.
 

Balık
 

 
Omega-3 yağ asitleri ile doldurulmuş balık, insanlar için yaygın bir durum olan kalp rahatsızlığı riskinizi azaltabilir. Kabuklu deniz hayvanları da tüketilebilir ancak bu gıdalar kolesterol açısından yüksek olma eğilimindedir. Bununla birlikte, tüm gıdalar gibi, ekmek veya kızartılmış balıklardan kaçının.
 

Kanatlı hayvan
 

 
Kümes hayvanınızın tüketimini sağlıklı tutmak, cildi soymak ve atmak gerekir. Kümes hayvanı derisi etten çok daha yağlıdır. Nemliliğini korumak için derisiyle pişirebilir ve daha sonra yemekten önce çıkarabilirsiniz. Tavuk göğsü, Cornish tavuk veya hindi deneyin.
 

Yalın protein
 

 
İnsülin direncine sahipseniz, yağsız oldukları sürece dana eti, kuzu ve sığır eti proteini iyi olur.
 

 
Vejetaryen protein kaynakları da mükemmel seçenekler olabilir. Soya, fasülye ve bakliyatın hepsi iyi seçimlerdir.
 

Sağlıklı yağlar
 

 
Sağlıklı doymamış yağ kaynakları seçin. Bu yağlar sindirimi yavaşlatabilir ve esansiyel yağ asitleri sağlayabilir. Kalp açısından sağlıklı omega-3 yağ asitleri, bazı tohum ve fındıklarda, zeytin ve zetinyağında, keten tohumları ve cevizlerde bulunur. Ancak dikkatli olun: Fındık, çok sağlıklı olmasına rağmen, kalorisi yüksektir ve uygun porsiyon alınmadıklarında, diyetinize çok fazla kalori katılabilir.

Egzersiz
 

 
Düzenli egzersiz kan şekerinizi düşürerek, vücut yağlarını düzeltir ve kilo vermek suretiyle şeker hastalığını önlemeye yardımcı olabilir. Ayrıca, hücrelerin insülin için daha hassas hale gelmesine yardımcı olur. Uyum sağlamak için bir triatlon tamamlamanız gerekmez. Harekete geçen her şey egzersiz niteliğindedir. Bahçecilik, yürüyüş, koşu, yüzme veya dans gibi zevk veren bir şey yapın. Kalori yakmak için hareket etmeye devam edin ve kan şekeri seviyenizi hedefte tutun. Egzersizinizi gününüze kolayca dahil edebilirsiniz. İşyerinde, asansör yerine merdivenlerden çıkın ve öğle saatiniz boyunca yürüyün. Evde, çocuklarınızla yakalamaç oyunu oynamak veya televizyon izlerken yerinde yürümek. iyi bir yürüyüş yapabilmek için otomobilinizi hedefinizden yeterince uzak bir yere parkedin.
 

Kilo kaybı
 

 
Obez veya kilolu olmanız diyabet ve diyabetle ilgili riskinizi arttırır. Bununla birlikte, birkaç kilo kaybetmek sağlık sorunları için riskinizi azaltabilir, aynı zamanda glukoz düzeylerinizi kontrol etmenize yardımcı olur. Çalışmalar, vücut ağırlığınızın% 5-7'sinin kaybedildiğinde diyabet riskinizi% 50'den daha fazla azaltabileceğini gösteriyor.
 

On kilogram kaybetmenin faydaları( SIGN 1996)
 

 
- Ölüm riski -Ölüm riskinde %20 azalma
 

 
- Diyabet nedenli ölümlerde %30 azalma
 

 
- Obezite nedenli ölümlerde %40 azalma

- Kan basıncı -Sistolde 10 mmHg düşüş
 

 
- Diastolde 20 mmHg düşüş

- Diyabet Açlık kan şekerinde %50 e varan düşüş
 

 
- Kan yağları Toplam kolestrolde %50 düşüş
 

 
- LDL (kötü)kolestrolde %15 düşüş
 

 
- HDL(iyi) kolestrolde %8 artış
 

 
- Trigliserİtlerde %30 düşüş

Kilo vermenin en iyi yolu, yaktığınızdan daha az kalori tüketmek ve her gün düzenli olarak egzersiz yapmaktır. Yeme planınızda ve egzersiz programınızda gerçekçi olmanız önemlidir. Ulaşılabilir ve spesifik küçük hedefler belirleyin. Örneğin, diyetinize bir sağlıklı değişiklikle başlayın ve etkinlik seviyenize bir tane ekleme yapın. Unutmayın, kilo vermek bir gecede
 

 
olmaz.
 

Ne sadece diyet, ne sadece egzersiz, ne de sadece ilaç kullanmak tek başına başarı sağlamaz. Öyle görünüyor ki, metabolizmamızı korumakla ileride ölümle burun buruna gelebileceğimiz birçok hastalıktan da kendimizi koruyabiliriz.


 
Bundan 10 yıl sonra diyabet hastası olacaksanız, neden şimdi olasınız ki?

#insülindirencivemetaboliksendrom #İçHastalıklarıUzmanıYeşimKARA

    6550
    4